27 Aralık 2007 Perşembe

hard disk

Sabit Disk (Hard Disk) Nedir?
Sistem bellekleri (RAM) sakladıkları bilgileri PC’nizi kapattığınızda saklayamaz. Sistem belleklerinin bu özelliğinden dolayı güç kullanmadığı halde veri saklayabilecek donanımlara ihtiyacı vardır. İşte bu ihtiyacı sistemde sabit disk sürücüler karşılar. Sabit diskler bilgisayarınızı açtığınızda işletim sistemini ve diğer yazılımları sistem belleğine yükler ve kalıcı olarak saklamaya karar verdiğiniz bilgileri PC’niz kapalı bile olsa korumaya devam eder. Sabit diskler saklanması gereken verileri disk üzerinde manyetik değişim gerçekleştirerek yazarlar. Sabit diskleri incelerken mekanik kısım ve hareketli parça içermeyen elektronik kısım olarak ele almak yerinde olur. Hareketli parçalar sabit disk sürücülerinin çalışmasını engelleyen toz ve diğer etkenlerden korumak amacıyla havası izole edilmiş bir bölme içinde yer alır. Sabit disk sürücülerindeki hareketli parçalar mil, manyetik diskler, okuyucu/yazıcı kafalar, kafaların yerleştirildiği kollar ve kollara hareket veren sistemdir. Verilerin yazıldığı kısım ise disklerdir. Disklerin üzerine yazılan verinin yoğunluğu sabit disklerin veri saklama kapasitesini performansını olumlu yönde etkiler. Disklerin en önemli bölümleri diski oluşturan sert alt tabaka ve üstteki manyetik tabakadır. Bu önemli tabaka için üretici firmalar sabit disk tasarımlarında çeşitli materyaller kullanırlar.Disk yüzeyindeki pürüzsüz düz tabaka için eski sabit disk sürücülerinde manyetik oksit kullanılırdı. Manyetik oksit şu an kullanılan ince manyetik film tabakasına göre daha kalın ve çabuk bozulan bir tabakaydı. Günümüzde ısıya dirençli ve daha ince disklerin yapılabilmesine imkan veren özellikleri açısından cam esaslı diskler alüminyum olanlara alternatif oluşturuyor. Artık manyetik tabakasının yerini filmsi ince manyetik tabakalar almış durumda. Sabit disk sürücülerinin en hassas mekanizmalarından birini kafaların diski çizmeden çok yakın biçimde okuma ve yazma yapabilmesi teşkil eder. Diskler mil üzerinde yüksek hızda dönmeye başladığında kaydırıcıların altından geçen hava akımı okutucu/yazıcı kafaların disklere sürtmeden havada asılı kalmasını sağlarlar. Disklerin üzerindeki manyetik yüzeye neredeyse değecek biçimde duran okuyucu/yazıcı kafa ile manyetik yüzey arasındaki mesafe günümüz sabit disk sürücülerinde 0.07 mm’den bile daha azdır. Kafaları disk üzerinde okunacak yada yazılacak bölgeye götüren ve çok hızlı çalışan kısım ise ‘Actuator’ adındaki kısımdır. Kafalar kaydırıcılara ve kaydırıcılar da kollara bağlı olmak üzere birlikte Actuator’a bağlıdırlar. Hoparlörlerdeki ses üreten manyetik bobine çok benzer biçimde çalışan Actuator adeta ses üreten bir bobin kadar hızlı biçimde kafaları diskler üzerinde içeri ve dışarı yönde hareket ettirir.Hızla dönen diskler üzerinde okuyucu/yazıcı kafalar, mantık yani kontrol ünitesinden gelen sinyallere göre hareket ederler.Mantık ünitesi yani elektronik kısım bilgisayarla sabit disk arasındaki veri alışverişini ve hareketli parçaların kontrolü görevini yürütür.Hard diskin Çalışma PrensipleriVerilerimizi kalıcı olarak saklamak için kullanılan bir saklama birimidir. Sabit disk döner bir mil üzerine sıralanmış, metal veya plastikten yapılma ve üzeri manyetik bir tabaka ile kaplı plakalar ve bu plakaların alt ve üst kısımlarında yerleşen okuma/yazma kafalarından oluşur. Veriler sabit diskteki bu manyetik tabakalar üzerine kaydedilir. Verilerin kaydedilmesinde mıknatıslanma mantığı kullanılır. Mıknatısın iki kutbu dijital olarak 1 ve 0 ‘ı temsil eder. Verilerimiz böylece küçük mıknatıslar halinde bu manyetik ortamlara yazılırlar. Bu manyetik tabakaların üstü dairesel çizgilerle örülüdür. Bunlara iz (track) denir. Sabit disk’te birden fazla plakalar üst üste dizilmiştir. Bu plakaların hem alt hem de üst tarafına bilgi yazılabilir. Herbir plaka üzerinde altlı-üstlü yerleşen ve herbirinin ortadaki mile uzaklığı aynı olan izlerin oluşturduğu gruba silindir ismi verilir. Sabit disk üzerinde herbir yüz bir kafa tarafından okunmaktadır. Bu nedenle kafa ve yüz aynı terime karşılık gelir. İz yapısını pasta dilimi şeklinde bölünmesiyle oluşan ve sabit disk üzerinde adreslenebilir en küçük alana denk gelen parçaya ise sektör (Sector) adı verilir ve bir sektörün barındırabileceği veri miktarı 512 byte uzunluğundadır. Bu sektör, kafa ve izler sabit diskte verinin adreslenmesi için kullanılırlar. Şuan adreslemede kullanılan iki yöntem vardır. Bunlardan ilki CHS olarak adlandırılan Cylinder-Head-Sector konumlarının verilmesi ile 3 boyutlu olarak dosyanın yerinin bulunması ikincisi ise LBA (Logical Block Adressing – mantıksal kütük adreslemesi) adı verilen tek boyutlu adresleme yöntemidir. Günümüzde kullanılan iki tip sabit disk arabirimi vardır. Bunlar IDE ve SCSI’dir.IDEIDE (Integrated Drive Electronics) bilgisayarın anakartındaki veri yolu ile depolama aygıtları arasında kullanılan standart bir elektronik arabirimdir. IDE IBM’in 16 bitlik ISA yol sistemi tabanlıdır ama ayrıca diğer yol standartlarını kullanan yol sistemlerinde de kullanılabilir.Günümüzde satılan birçok bilgisayar IDE’nin gelişmiş versiyonu olan EIDE’yi (Enhanced IDE) kullanır. IDE kasım,1990’da ANSI tarafından bir standart olarak benimsendi. IDE’nin ANSI ismi ATA’dir (Advanced Technology Atachment). Normal şartlar bir IDE arabirim ile iki tane sabit diskin çalıştırılması mümkündür: Ancak iki entegre denetleyicisinin birinci pozisyonda olmak istemesini engellemek gerekir. Bunu yapmak için sürücülerden biri ana sürücü (Master Drive) diğeri de bağımlı sürücü (Slave Drive)’dır. Bu disk işlemlerinde açık bir hiyerarşi oluşturur. IDE’nin deenetleyici teknolojisinin artan isteklerine cevap vermekte yetersiz kalması nedeni ile EIDE’nin ortaya çıkmıştır. IDE denetleyicisinin üç temel sorunu vardı. 528 MB'’lık depolama üst sınırı vardı. Yani 528 MB’ın üstündeki diskler IDElerle kullanılamazlar. En çok iki disk desteği vardı. Yalnızca iki disk kullanılabilmekte idi. Ve CD-ROM gibi çevre birimlerine destek vermemekte idi. EIDE ile birlikte her bir disk için 8.4 GB’lık disk desteği vardır. Günümüzde bu sınır daha da üste çekilmiştir. 128 GB’a kadar diskler desteklenebilir. 4 tane IDE diski ve CD-ROM kullanılabilir. Bunun için de IDE1 ve IDE2 olarak iki tane arabirim konnektörü kullanılır. Birincil olana Primary ikincil olana da Secondary ismi verilir. Bir konnektörde iki tane disk ve benzeri aygıt kullanılabilir. Bunlar birbirinden Master ve slave olarak biribirinden ayrılır. Böylece bilgisayara takılan disk ve benzeri birimler Primary master, Primary Slave, Secondary Master ve Secondary Slave olarak isimlendirilir. Hiyerarşik düzünde aynen bu şekildedir. EIDE’lerle birlikte Ultra DMA kavramı ile karşılaşmaktayız. Ultra DMA bilgisayarın veriyi sabit diskten bilgisayarın veri yolları ile anabelleğe göndermede kullanılan bir protokoldür. ULTRA DMA/33 protokolü verileri çoğuşma modunda ve 33.3 MBps (Megabayt/saniye) hızında transfer eder. Bu bir önceki DMA arabiriminin iki katı kadar daha hızlıdır.Ultra DMA Sabit disk üreticisi olan QUANTUM ve chipset üreticisi olan INTEL tarafından geliştirildi. Bilgisayarınızın Ultra DMA’yı desteklemesi demek bilgisayarınızın daha hızlı açılması, yeni uygulamaları daha hızlı çalıştırması anlamına gelir. Ultra DMA 40 pinlik bir IDE arabirimi kablosu kullanır. Ultra DMA/33’den sonra Ultra DMA/66 çıktı. Ultra DMA/66 verilerin 66 MBps hızında iletilmesini sağlar. Bu bir önceki Ultra DMA moduna göre iki kat hızlıdır. Ultra DMA/66 80 pinlik IDE kablosu kullanılır. Ultra DMA’nın çoğuşma modunu desteklediği söylenmişti. Çoğuşma modu verilerin normalinden daha hızlı gönderildiği bir veri gönderme kipidir. Çoğuşma kipini gerçekleştiren birçok teknik bulunmaktadır. Veri yolunda, Örneğin çoğuşma modu, bir aygıtın yolun kontrolünü ele almasını ve diğer aygıtların bunu kesmemesini sağlayarak gerçekleştirilir. RAM’de ise Çoğuşma modu bir sonraki hafıza birimi kendisine ihtiyaç duyulmadan getirilerek yapılır. Bu disk cachlerinde kullanılan tekniğin aynısıdır. Böylece veriler daha hızlı iletilirler.Bütün çoğuşma modlarının sahip olduğu bir karakteristik geçici ve güçlendirilemeyen olmasıdır. Sınırlı zaman dilimlerinde ve özel şartlarda normalden daha hızlı veri transferi sağlarlar.SCSISmall computer System Interface’in kısaltılmış şeklidir. SCSI arabirimi seri ve paralel portlardan daha hızlı veri transfer oranı sağlar. (saniyede 80 Megabyte veri iletimi sağlayabilir). SCSI arabirimlere diskin dışında yazıcı, CD-ROM gibi çeşitli aygıtlar bağlanabilir. Bu yüzden SCSI basit bir arabirimden çok bir giriş/çıkış yoludur. SCSI arabirimi bir ANSI standardı olmasına rağmen çeşitli varyasyonları bulunmaktadır. Bu yüzden İki SCSI arabirimi birbiri ile uyumlu olmayabilir. Günümüzde kullanılan SCSI arabirimleri aşağıdadır.SCSI-1 : 8 bitlik bir yol kullanır ve 4 MBps lik bir veri transfer hızını destekler.SCSI-2 : SCSI-1 ile aynıdır, fakat 50 pinlik konnektörler kullanırlar. ve birden fazla aygıtın bağlanmasına izin verirler.Wide SCSI : 16 bitlik veri transferini desteklemek için daha geniş bir kablo kullanırlar.Fast SCSI : 8 bitlik yol kullanırlar, fakat 10 MBps’lik veri transferini desteklemek için saat hızını ikiye katlarlar.Fast wide SCSI : 16 bitlik yol kullanır ve 20 Mbpslik veri transfer hızını destekler.Ultra SCSI : 8-bitlik yol kullanır ve 20 MBps’li veri transfer hızını destekler.SCSI-3: 16 bitlik yol kullanır ve 40 MBps’lik veri transfer hızını destekler. Ayrıca Ultra Wide SCSI de denir.Ultra2 SCSI: 8 bitlik yol kullanır ve 40 MBps’lik veri transfer hızını destekler.Wide Ultra2 SCSI: 16 bitlik bir yol kullanır ve 80 MBps’lik veri transfer hızını destekler.SCSI aygıtların dürümlerine göre 15 aygıta kadar sisteme bağlayabilir. SCSI’ler IDE arabirimlerinden farklı olarak rasgele erişim yöntemini kullanırlar. IDE’ler ise sıralı erişim yöntemini kullanırlar. SCSI arabirimleri IDE’lerden daha hızlıdırlar. Ancak daha da pahalıdırlar. Dünya piyasının yaklaşık %10’unda varlar. IDE’ler ise ucuz olmaları ve artık anakart üzerinde tümleşik olarak gelmeleri sebebi ile daha fazla tercih edilmiştir. Bir sabit diskin kapasitesi şu şekilde hesaplanır.Silindir sayısı*Sektör Sayısı*kafa sayısı*512’dir1024 silindir, 256 kafa ve 63 sektör parametrelerine sahip bir sabit diskin kapasitesi: 1024*256*63*512=845571864 Byte’dır. Bu da yaklaşık 8.4 Gigabyte’dır. Sabit diskler ile gelen önemli bir kavram da partisyon kavramıdır. Partisyon kabaca diskin üzerinde oluşturulmuş bölümlerdir. Bir diskte sadece bir partisyon olabileceği gibi birden fazla da partisyon olabilir. Bir partisyon hangi amaç ile oluşturulmuş olursa olsun o partisyona ulaşım yapacak işletim sistemine uygun bir dosya sistemi ile biçimlendirilmelidir. Bu genellikle işletim sisteminin sorunudur ve işletim sistemi birden fazla dosya sistemini destekleyebilir. Partisyonların isimlendirilmesine gelince ilk olarak primary master konumundaki partisyon c’den itibaren isim almaya başlar. Sonra master diskinizde birden fazla partisyon var ise onlar isimlendirilmeye başlar. Örneğin Primary master’daki disk ikiye bölünmüş ise birincisi C: ikincisi ise D: ismini alır. Buradaki bölümleme işlemi mantıksaldır. Eğer, ikinci bir sabit disk var ise bu disk fiziksel olduğu için D: harfini alır. Mantıksal olarak bölümlenmiş diskin ikinci bölümü ise E: harfini alır. Dosya sistemlerinde yaygın olanlarından biraz bahsedelimFATFile Allocation Table – Türkçeye çevirmek gerekir ise Dosya Atama Tablosu.Bu sistemde partisyon herbiri belli miktarda sektör içeren cluster isimli parçalara ayrılır. Ve hangi dosyaların bu cluster parçalarından hangilerine yerleştiği, hangi cluster parçalarının boş, hangilerinin dolu olduğu gibi bilgiler FAT üzerine yazılır. İşletim sistemi de herhangi bir dosyaya erişim yapmak istediğinde dosyayı bulmak için FAT üzerine yazılan bu bilgilerden faydalanır. Her ihtimale karşı sabit disk üzerinde bir kopyası bulundurulur.FAT16DOS, Windows3.1 ve OSR2 sürümü öncesi Windows95’in kullandığı dosya sistemidir. Eski bir dosya sistemi olduğu için birtakım dezavantajları ve eksiklikleri vardır. Bunlardan bir tanesi kök dizinin (root) sınırlandırılmış olmasıdır. FAT16 sisteminde açılıştaki primary partisyona ait root dizini, FAT tablosu ve boot sektörü cluster içinde yer almazlar ve sayısı belli olan sıralı sektörlerde tutulurlar. Bu sayının belli olması kök dizinine yapılacak eklentilerin belli bir sınırı olması sonucunu doğurur. Kısacası altdizin istenildiği kadar uzatılabilmekle birlikte kök dizinde belli uzunlukta girişle sınırlandırılmıştır. İkincisi FAT16 dosya sisteminde adresleme 16 bit olduğundan adreslenebilecek maksimum cluster sayısı 65525’tir ve bu clusterların boyutu 32 KB olabilir. (aslında cluster sayısı 65536 olmalıdır. Ama bazıları özel amaçlar için tutulur.) bu da bizi FAT16’da kullanılan bir partisyonun 2 GB’dan daha büyük olmayacağı sonucuna götürür. Üçüncüsü FAT16 elindeki boş sabit diski ya da partisyon alanının bir şekilde elindeki clusterlara dağıtmak zorundadır. Bu nedenle sabit diskin boyutu büyümeye başladıkça cluster’ın boyutu da büyür. Örneğin 1 MB’lık bir dosya birçok cluster üzerine sıralanıp yerleşirken 10KB uzunluğundaki tek bir dosya bir cluster’ı kaplar. Bu durumda özellikle disk boyutu 1-2GB arasında iseFAT16 cluster boyutu 32 KB olacaktır ve cluster üzerinde 10KB’lık dosyadan arta kalan 22 KB’lık boşluk değerlendirilemeyerek boşa gidecektir. Özellikle çok miktarda ufak dosya barındıran sabit disklerde bu durum bolca olur.FAT32Windows95 OSR2, Windows98, Windows2000 ve Linux tarafından tanınan ve FAT16’dan daha gelişmiş bir dosya sistemidir. İlk olarak FAT32’de herhangi bir kök dizin sınırlaması yoktur. İkinci olarak FAT32, FAT16’daki 16 bitlik adresleme yerine 32 bitlik adresleme kullanır. Bu da 2 TB’a kadar olan disklerin tanınmasını sağlar. Üçüncü olarak FAT32 cluster boyutunu azaltarak boş alan israfını azaltır

İşlemci

Bir bilgisayarın en popüler ve en önemli parçası işlemcidir. Kısaca CPU (Central Processing Unit / Merkezi İşlem Birimi) olarak anılan işlemciler, adından da anlaşılacağı üzere bir bilgisayardaki işlemleri yürüten ve sonuçları gerekli yerlere gönderen elemandır.
1971 yılında Intel firmasının ilk defa binlerce transistörü bir silikon çip üzerinde birleştirmesiyle bilgisayar çağında devrim gerçekleştirilmiş oldu. Bu şekilde daha önce sadece büyük şirketlerin ve üniversitelerin kullanabildiği bilgisayarlar iyice küçüldü ve evlere girmeye başladı.
Mikroişlemciler, açma kapama anahtarı gibi çalışan milyonlarca transistörden oluşmaktadır. Bu anahtarların programlanma durumuna göre elektrik sinyalleri bunların üzerinden akar. Bu sinyaller, bilgisayarın yaptığı tüm işleri toplama, çıkarma, çarpma ve bölme gibi temel matematiksel işlemlere indirir. İşlemci de bu işlemleri en basit sayma sistemi olan ikilik düzen yani sadece 0 ve 1 sayılarını kullanarak yapar.
Bu sayı grupları üzerinde işlem yapmak için işlemci içerisinde bir takım komut listesinden ibaret bir program mevcuttur. Bu komutlar işlemciye iki sayının çıkarılması, toplanması yönünde emir verebildiği gibi klavyeden girilen tercihlere göre bir takım komut satırını atlayıp (şartlı dallanma - conditional branch) diğer komut satırlarını icra etmeye devam edebilir. Yani klavyeden bir soru karşısında gireceğimiz “E” (evet) veya “H” (hayır) ifadelerine göre program belirli komut satırlarını icra eder veya etmez. Temel olarak, mikroişlemcinin yaptığı iş, bitler üzerinde işlem yapmak üzere komutları çalıştırmaktır.
Üniteler
İşlemci üzerinde komutları icra etme işini uygulama ünitesi (execution unit) ya da fonksiyon ünitesi (function unit) adı verilen üniteler gerçekleştirir. Modern işlemcilerde değişik komut türlerini işletmek üzere birden fazla fonksiyon ünitesi bulunur. Çoğunlukla aritmetik/mantıksal ünite (arithmetic/logic unit) olarak da anılan tamsayı (integer) üniteleri tam sayılar ile ilgili işlemleri yapar. Kayan nokta ünitesi (FPU-Floating Point Unit) ise 5,21 gibi küsuratlı sayılarla ilgili işlemleri yapar. Bir mikroişlemcide ne kadar fazla fonksiyon ünitesi varsa aynı anda çalışabilecek komut sayısı da o kadar artar.
Register setiRegisterler, işlem anında bir program tarafından kullanılmakta olan sayıların saklandığı geçici hafıza hücreleridir. Farklı komut ve register setlerine sahip olan işlemciler birbirlerinin yazılımlarını çalıştıramazlar.
Cache
Cache, çalışmakta olan bir programa ait komutların geçici olarak saklandığı bir hafızadır. Cache hafızalar, işlemcinin komutları daha hızlı yüklemesini sağlayan yüksek hızlı hafızalardır. Cache hafızlar, Level 1 (L1) ve Level 2 (L2) olmak üzere ikiye ayrılırlar. İşlemci ihtiyaç duyduğu komutu ilk önce L1 cache hafızada arar. Eğer işlemcinin aradığı komut burada yoksa L2 cache hafızaya bakılır. Eğer burada da yoksa (cache miss durumu) sırayla, RAM ve HDD üzerindeki sanal hafıza üzerinde arar. L1 cache hafıza bunlar içerisinde en hızlı olanıdır ve genellikle işlemcinin üzerine imal edilir. L2 cache hafıza ise L1 e göre daha yavaş olmasına rağmen gene de hızı çok yüksektir. Bir kısım işlemcilerde (Celeronların ilk nesillerinde olduğu gibi) L2 cache hafıza bulmayabilmektedir. Bu durumda L1 cache hafızaya sığmayan komutlar L2 olmadığı için direkt olarak daha yavaş olan RAM’a yazılmakta ve işlemcinin performansı düşmektedir. L2 cache hafıza genelde işlemcinin yakınındaki yüksek hızlı hafıza çiplerinden oluşur. Bazı yeni işlemcilerde (Celeron 300A ve sonrası gibi) L2 cache hafıza işlemcinin içine monte edilmiş ve daha hızlı erişim sağlanmıştır.

Ses Kartı

Üretilen ilk bilgisayarlarda hedeflenen gaye istenilen bilgiye ulaşmaktı. Bilgisayarın vereceği ufak tefek sesli ikazlar için küçük bir hoparlör yeterliydi. Zamanla bilgisayarın yapabileceği kabiliyetler keşfedildikçe ortaya müzik çalabileceği, oyun oynanabileceği çıktı. Fakat mevcut hoparlör ile kaliteli ses almak mümkün değildi. Böylece ortaya daha kaliteli ses almaya yarayan ses kartları çıktı.Ses kartlarının kullanılmasındaki amaç sesleri kaydetmek ve daha sonra çalmaktır. Ses kartları ile birlikte video – grafik uygulamalarının gelişmesi ile multimedya ortaya çıktı ve bir bilgisayar için vazgeçilmez bir kavram halini aldı.Ses kartları sesi kullanmak için analog biçimdeki sesi dijital biçime çevirir. Bu işlem için bir ADC (Analog to Digital Convertor –Analog Dijital Çevirici) kullanılır. Bu işlem yapılırken örnekleme (sapling) metodu kullanılır.Örnekleme hızı ses örneğinin kalitesini belirler. Bu değer bir ses örneğinde saniyede kaç analog değerin sayısallaştırıldığını gösterir. Bir saniye içerisinde kaç tane örneğe ihtiyacımız olduğu Nyquist teorisiyle bulunur. Bunun için “N=2 x sinyal bant genişliği” formülü kullanılır.Bir örnek çalındığında üretilen en yüksek frekans kullanılan örnekleme frekansının yarısıdır. Meselâ 12 KHz’e kadar sesleri üretebilmek için kullanılması gereken en düşük frekans 24 KHz’dir. Verilen bir örneğin kalitesini belirleyen bir başka faktör de örnekleme derinliğidir. Bu değer analog işaretin kodlanması için kodlayıcının kullandığı bit sayısını belirtir.Bir örnek için gerekli veri miktarı örnekleme hızı ve derinliği arttıkça artar. Böylece bir dakikalık bir konuşmayı çalmak için gerçekçi bir örnekleme frekansı olan 11,025 KHz ve 8 bitle örneklersek 11025 x 60 byte yer tutar. Daha yüksek kaliteli ses almak için müzik CD’lerinde olduğu gibi 16 bit ve 44 KHz. örnekleme kullanılır. Tabi bu durumda 4 dakikalık bir şarkının kapladığı alan 21 MB gibi bir alan kaplar. Ayrıca stereo özelliği de kullanılırsa bu alan iki katına yanı 42 MB a kadar çıkar. Günümüzde bu alanı daraltmak için MP3 gibi çeşitli sıkıştırma yöntemleri kullanılmaktadır.Gelişen ses kartı teknolojisi ile günümüzde çok gerçekçi sesler almak mümkündür. Meselâ Creative Sound Blaster Live ses kartı ile mükemmel sesler alınabilmektedir. Bu ses kartı kullandığı özel hoparlörler aracılığıyla surround ses verebilmektedir.

Klavye

Klavye, üzerinde harf, rakam, özel karakterler ve özel fonksiyon tuşlarının bulunduğu bir bilgisayar giriş birimidir. Bilgisayar temelde klavye aracılığıyla yönlendirilir ve kumanda edilir. Klavyenin tuşlarına basıldığında, basılan tuşun kodu bilgisayarın CPU'su tarafından değerlendirilmek üzere belleğe aktarılır ve yankısı yada neticesi ekrana gelir.Klavyeler üzerindeki harf tuşlarının diziliş şekline göre F veya Q tipi olurlar. Farklı firmaların ürettiği klavyelerde bazı farklı tuşlar bulunabilir. Klavyenin üzerinde bulunan bazı tuşlar, ekrana bir karakterin yazılmasına neden olmazlar. Çünkü bu tuşlar bir görüntüden öte bir etki oluştururlar. Ancak bu tuşların işlevleri programdan programa değişiklik gösterebilir. Örneğin bir çok programda F1 tuşuna basıldığı zaman o sırada çalışan program veya yapılan işleme bağlı olarak ekrana yardımcı bilgi getirilmektedir.Enter tuşu : Bilgisayara bir işi yapmasını söylemek, bir komutu çalıştırmak için kullanılır. Kelime işlemcilerde ise yeni bir paragrafa geçmeyi sağlar.Esc (Escape) tuşu : O sırada yapılan işi yarıda kesmek, vazgeçmek veya geriye dönmek amacıyla kullanılır. Windows uyumlu programlarda Esc tuşu genellikle iptal düğmesini temsil eder.Fonksiyon tuşları : Bu tuşlar belirli bir işlemi çabucak yapmak için kullanılır. Örneğin F1 tuşu çoğu programda yardım bilgilerini ekrana getirir.Tab tuşu : DOS ortamında bu tuşa basıldığı zaman imleç veya ekleme noktası 5 karakter genişliği kadar sağa gitmektedir. Başka bir deyişle DOS ortamında 5 kez boşluk tuşuna basmak yerine bir kez tab tuşuna basmak aynı etkiye sahiptir. Kelime işlem programlarına paragraf girintisi için, windows'ta iletişim kutusu pencerelerinde ise düğmeler arası geçişte kullanılır.Caps Lock tuşu : Bu tuşa bir kez basınca (klavyenin sağ üst köşesinde ilgili ışık yanar ve) klavyeden hep büyük harf girebilirsiniz. Bir kez daha basarsanız, yine küçük harf moduna geçilir.Shift tuşu : Bu tuşa bir harf tuşu ile birlikte basıldığında, o harfi büyük yazmakta veya bir rakam tuşu ile birlikte basıldığında ise o rakam tuşunun üst kısmında belirtilen özel karakteri yazmaktadır.Ctrl ve Alt Tuşları : Başka tuşlarla birlikte aynı anda bastığınızda, belirli işlemleri yapmaya yarar. Örneğin bazı programlarda Ctrl+S dosyayı kaydeder, Ctrl+Alt+Del bilgisayarı resetler.Alt Gr tuşu : Q dizilişine sahip klavyelerde Türkçe'ye özgü ç,ş,ü ve ö gibi harflere yer bulabilmek için bazı tuşlara 3. bir görev verilmektedir. Bu 3. görevi kullanabilmek Alt Gr tuşu basılı iken söz konusudur.Windows tuşu : Bu tuş Windows işletim sistemlerinde Başlat menüsünü açar. Ayrıca başka tuşlarla birlikte kısa yol tuşu olarak kullanılır. Klavyenin sol alt köşesinde Ctrl ile Alt tuşları arasındadır.Sağ fare tuşu : Windows'ta sağ fare tuşu ile aynı görevi görür. Klavyedeki yeri boşluk tuşunun sağındaki Ctrl tuşunun solundadır. Bu arada Ctrl, Shift ve Enter tuşları kullanım kolaylığı düşünülerek klavye üzerinde ikişer adettir.Back Space (Geriye Silme) tuşu : Klavyede rakamların bulunduğu sırada en sağda olan bu tuş, ışıklı göstergenin(imlecin) solunda bulunan karakteri silmek için kullanılır. İmlecin solundaki karakter silindiği için sağında bulunan bütün karakterler bir karakter genişliği kadar sola kayarlar.Del (Delete) tuşu : Del tuşu ise imlecin sağındaki karakteri siler.İns (İnsert) tuşu : İnsert tuşu açık/kapalı mantığıyla çalışır. İnsert açıkken yazılan karakterler sağdaki karakteri ileri doğru iterek araya yerleşir. İnsert kapalı iken ise yazdığımız karakterler daha önceki karakterlerin üstüne yazılır.Home tuşu : Bu tuş satırın başına gitmemizi sağlar.End tuşu : Bu tuş satırın sonuna gitmemizi sağlar.Page Up tuşu : Bu tuş bir sayfa yukarı çıkmamızı sağlar.Page Down tuşu : Bu tuş bir sayfa (bir ekran görüntüsü kadar) aşağı inmemizi sağlar.Pause tuşu : Bu tuş yapılan işlemin bir tuşa basana kadar durdurulmasını sağlar. Bir tuşa basınca işlem kaldığı yerden devam eder.Print Screen tuşu : DOS ortamında çalışırken bu tuşa basmanız halinde o sırada ekranda ne görülüyorsa yazıcıya gönderilir. Windows ortamında bu tuşa bastığınızda yine ekranın resmi çekilir. Ancak ekranın resmi yazıcı yerine, geçici bilgi saklama ortamı olan ve Pano adı verilen ortama aktarılır. Daha sonra panoda saklanan resmi Paint gibi bir boyama programına aktarıp istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.İmleç tuşları : Bu tuşlarla imleci ekranda istediğiniz yere götürebilirsiniz.Nümerik klavye : Num Lock ışığına bağlı olarak, buradan rakamları girebilir veya imleci kontrol edebilirsiniz. Num Lock ışığını Num Lock tuşu yakar veya söndürür.Bunlardan başka yeni tip klavyelerde Sleep(Stand-by/Bekleme uyuma modu), Power (açma-kapama) gibi bazı tuşlar da vardır.

Mause

klavyeden farklı olarak sadece komut girişinde kullanılır. Bilgisayar ortamında kullanılabilmesi için çalışan programın, mouse kullanımına uygun şekilde yazılmış olması gerekir. Mouse altında yer alan bilye, mouse göstergesinin ekranda istenilen yere hareket etmesini sağlar. Mouse, üzerinde yer alan tuşlardan genellikle sol taraftaki kullanılır. Mouse, avuç içinde tutularak bilekten hareket ettirilerek kullanılır

Fare

Fare nedir?
Bilgisayar faresi, genellikle ele sığacak şekilde tasarlanmış bir veya daha fazla tuştan oluşan işaretleme aracıdır. Farenin altındaki araç, zeminde hareket ettirildiğinde bu hareketi algılayarak ekrandaki kürsörün çalışmasını sağlar.
fareyi kim icat etti?
Bilgisayar faresi, 1963 yılında Douglas Engelbart tarafından Stanford Araştırma Enstitüsünde uzun kullanılabilirlik testinden sonra bulunmuştur. İlk bilgisayar faresi cok büyüktü. İki adet birbirine dik tekerleği vardı. Sadece yatay ve dikey hareketleri algılayabiliyordu. Douglas, Aralık 1970’te “Bir görüntü sistemi için X-Y pozisyonu belirleyici” adıyla geliştirdiği bu cihazın patentini aldı. 1970 sonlarına doğru Xerox PARC’tan Bill English fareyi daha da geliştirdi. Bu versiyonda dış tekerler yerine ortada tek bir top vardı ve her yöne hareket edebiliyordu. Topun hareketi farenin içinde birbirine dikey olarak duran tekerlekleri hareket ettirmesiyle bulunuyordu. Toplu versiyon daha da geliştirilerek 1980 – 1990 yıllarında oldukça yaygın olarak kullanılacak olan “trackball” tipi fareler geliştirildi.
Optik fareler
Optik fareler, altlarında bulunan optik sensörler üzerinde hareket ettikleri zemini tarayarak hız ve yönü tayin ederler. Mouse System Corporation’da çalışan Steve Krisch tarafından icat edilen optik farenin yön ve hız tayin edebilmesi için özel bir ****l zemin üzerinde gezdirilmesi gerekiyordu. Teknolojinin ucuzlayarak gelişmesi sonucunda özel amaçlı resim işleme çipleri bilgisayar farelerinin içine gömülmeye başlandı. Bu sayede çok daha fazla zemin üzerinde optik farenin hareket yönü ve hızı algılaması sağlandı. Günümüzde birçok optik fare zeminden bağımsız çalışabilmektedir. Örneğin, Agilent Technologies tarafından üretilen ADNS-2610 modeli saniyede 1512 frame işleyebilmektedir. Özellikle bilgisayar oyun meraklıları tarafından üzerinde önemle durulan konu saniyedeki frame işleme hızıdır. (FPS)Yüksek FPS’e sahip bir bilgisayar faresi ile çok daha hızlı ve kesin hedef belirlenebilir.
Menyatik Fareler?
Mekanik farelerin sağlıklı çalışabilmeleri için düz bir zemin üzerinde hareket ettiriliyor olmaları gerekir. Farenin yön ve hızı altta bulunan topun iç kısma yerleştirilmiş tekerlekleri hareket ettirmesiyle bulunur.
Optik mekanik fareler?
Optik-Mekanik melez farelerin tekerlek ve topu vardır. Bu tekerleğin üzerinde çentikler veya delikler bulunur ve hareket ettikçe sensör tarafından okunur.
Lazer Fareler?
2004 yılında Logitech tarafından geliştirilmiştir. Optik farelerde olan led yerine lazer kullanılır. Bu sayede fare tarafından alınan resmin kalitesi çok daha yüksektir. Üretici tarafından sıradan bir optik fareyle karlılaştırıldığında 20 kat daha fazla kesinlik sağlandığı iddia edilmektedir. Oyuncular tarafından MX1000 modeli hakkında olumsuz görüşler bildirilmiştir. Bu fareler havaya kaldırılıp, hareket ettirildikten sonra tekrar zemine bırakıldıklarında geç cevap verdikleri söylenmektedir.

Ekran Kartı

bir bilgisayarin tüm parçalarini üzerinde barindiran ve bu parçalar arasindaki iletisimi saglayan elektronik devredir.Bir anakartin üzerinde islemci, ram, ses karti, ekran karti, modem, ethernet, tv karti, radyo karti ve scsi karti vb.. girebilecegi yuvalar, klavye, sabit disk, flopy disk ve seri - paralel port denetçileri, ve bunlarin koordinasyonunu saglayan chipset'ler bulunur.Anakartin üzerinde genisleme kartlarinin takilabilecegi yuvalara slot adi verilir. Bu slotlar, VESA, EISA, ISA, PCI ve AGP olmak üzere çesitli bölümlere ayrilir. Bunlardan su anda en çok kullanilanlari ISA, PCI ve AGP dir. VESA slotlar eski 486 islemcili anakartlarda kullanilmaktaydi. Pentium islemcilerin devreye girmesiyle birlikte 32 bit veri yolunu destekleyen PCI slotlar kullanilmaya baslandi. Zamanla Pentium II ve Pentium III’lerin çikmasiyla ISA slotlar yerini tamamen PCI slotlara birakmaktadir. Anakartin üzerindeki kartlara veri akisi “bus” adi verilen elektronik yollar üzerinden yapilir. Buslar kendi içinden ikiye ayrilir. Bunlar System Bus ve I/O Buslardir. System Bus, islemci ile RAM arasindaki veri akisini saglar. I/O Bus ise çevre kartlarin iletisimini ve bunlarin islemci ile arasindaki iletisimi saglar. Anakart üzerindeki köprü chipsetler (bridge) I/O Bus’i System Bus’a baglar

Dvd Sürücü

DVD, “Digital Versatile Disc” (Sayısal Esnek Disk) ya da “Digital Video Disc” (Sayısal Video Diski) sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Dış görünüşü ve boyutları nedeniyle CD’den pek farklı görünmeyen DVD’ler, üzerlerinde uygulanan teknoloji ve farklı veri saklama biçimleriyle bir CD’den yaklaşık 7 kat daha fazla bilgi saklayabilirler.DVD sürücü nedir? DVD sürücü, DVD’ye tutulan lazer ışının optik yansımalarını okuyan bir bilgisayar parçasıdır. Bir DVD sürücü, DVD üzerindeki çukurları okumak üzere standart bir mavi lazer kullanır.

Cd sürücü

CD (compact disc), küçük, taşınabilir, yuvarlak boyutlarda , elektronik kayıt, yedekleme, ses video saklamak ve bilgisayar verilerinisayısal bir formatta saklayabilen, optik medyadır. Günümüzde müzik sektöründe kasetler ve CD'ler fonografık kayıtların (pilak vb.) yerini almıştır. Aynı şekilde bilgisayar alanında data'ların dağıtımı disketler yerine CD'ler ile yapılmaktadır. CD'ler ilk olarak sadece okunabilir olarak üretilirlerdi. Ancak yeni teknolojiler kullanıcıların CD'ler üzerine kayıt yapabilmelerineartık olanak sağlıyor. Hatta tekrar yazılabilen CD 'lerin üretilmesi ile artık optik media'ların geçici yedekleme birimleri haline gelmeleride sağlandı. CD'lerin müzik dünyasındakı popülerliğinin devam etmesi tahmin edilebilecek bir gerçek. Ayrıca, henüz yeni sayılabilecekolan DVD (djital çökyönlü disk) teknolojisi de filmlerin CD'ler üzerinde kaliteli olarak saklanabilmesini sağlamaktadır.
CD çeşitleri nelerdir?
CD-ROM
CD-i
CD-RW
CD-ROM XA
CD-W
Photo CD
Audio CD
Video CD
CD sürücü nedir? : CD sürücü, CD'ye tutulan lazer ışının optik yansımalarını okuyan bir bilgisayar parçasıdır. Bir CD sürücü, CD üzerindeki çukurları okumak üzere standart bir kırmızı lazer kullanır.

Disket Sürücü

Disket nedir? Disketler ince ve esnek bir manyetik veri depolama ortamıdırlar ve genellikle kare ya da dikdörtgen bir plastik muhafaza içine yerleştirilmişlerdir.Disket sürücü: Bilgisayarın disketleri okuyan parçasıdır. Ancak günümüzde veri hacimlerinin büyümesi ve hemen her türlü yazılımın ya da verinin CD'ler ya da flash diskler aracılığıyla taşınması nedeniyle önemleri azalmıştır. Bununla birlikte beklenmedik durumlarda kullanılabilecek bir veri aktarım biçim olduğu için bilgisayarınızda bulunması uygundur.Son söz: Yeni bir bilgisayar alırken izleyeceğiniz en sağlıklı yol, güvenilir bir parça satıcısıyla görüşüp, gereksinimlerinizi ortaya koymanız ve alacağınız bilgisayarı onun da öğütleri doğrultusunda oluşturmanızdır. Bu sayfadaki bilgiler, size sadece genel bir fikir vermesi açısından bir araya getirilmişlerdir.Floppy disk taşınabilir bir saklama ortamıdır. Çalışma şekli açlısından sabit disklere benzerler. Plastik esnek bir plaka üzerine konulmuş mıknatıslanabilen elementler ve bu manyetik ortamı koruyan bir plastikten oluşmaktadır. Veriler gene mıknatıslanma esasına göre saklanırlar. Çeşitli ebatlarda ve boyutlarda disketler bulunmaktadır. Ama günümüzde artık ebat olarak sadece bir tip disket bulunmaktadır. 3.5” ebatında olan bu disket iki çeşittir. İlk’ine çift yüzlü çift yoğunluklu ( Double side Double density - DD) disket denilmektedir ve 720 KB’ a kadar veri saklayabilmektedir. İkincisine ise çift yüzlü yüksek yoğunluklu (Double Side High density - HD ) denilmektedir. Bu disketi saklayabileceği veri miktarı 1.44 MB’dır. Bu disketlerin boyutları şöyle hesaplanmaktadır:DD bir diskette 80 tane iz bulunmaktadır. Her izde 9 tane sektör bulunmaktadır. Her bir sektörün alabileceği veri miktarı 512 bytetır. Ve disketin iki yüzü de kullanılır. Buna göre; 80*9*512*2 = 712 KB disketin boyutudur

Sabit Sürücü

Sabit sürücü nedir? Sabit sürücü* bilgisayarınızdaki bilgileri bilgisayarınız çalışmıyorken (bilgisayar elektriğe bağlı değilken ya da kapalıyken) sağlıklı bir şekilde saklamak için kullanılan hafıza türüdür. Bilgisayarın herhangi bir anda gereksinim duyduğu bilgiler geçici olarak RAM'e yazılıp oradan okunurken* diğer bilgiler sabit sürücüde tutulurlar.Sabit sürücünün RAM'den ne farkı vardır?RAM'ler bilgiye erişim hızı açısından sabit sürücüden çok daha hızlıdır* ancak maliyetleri de o kadar fazladır. Sabit sürücüler* uzun süre saklamak istediğimiz bilgiler ve bilgisayarın kapalı olduğu anlarda bilgilerin saklanması için kullanılırlar* verilere erişim hızı RAM'e göre oldukça düşüktür* buna bağlı olarak da RAM'den çok daha ucuzdurlar. Sabit sürücü ile RAM arasındaki temel fark buradadır.Sabit sürücüyü ne büyüklükte seçmeliyim?Sabit sürücü gereksiniminizi belirlerken* işletim sisteminin* kullanacağınız programların* bilgisayarınızda bulundurmayı istediğiniz mp3 ve video dosyalarının ne kadar yer kaplayacaklarını kestirmeniz uygun olacaktır. Buradan hareketle bir kestirme yaptıktan sonra* gelecekte başka gereksinimler de ortaya çıkabileceğini düşünerek* kestirdiğiniz miktarın yüzde 25'i ya da 50'si kadar daha büyük olan bir sabit sürücüyü tercih edebilirsiniz..

İşlemci nedir?

İşlemci, bilgisayarın birimlerinin çalışmasını ve bu birimler arasındaki veri (data) akışını kontrol eden, veri işleme (verileri değerlendirip yeni veriler üretme) görevlerini yerine getiren elektronik aygıttır. Veriler üzerindeki yaptığı işlemler, temel aritmetikişlemleri kadar basit (örneğin 1+3 gibi) ya da çok daha karmaşık (bu değeri al ve ses kartına yolla ki böylelikle hoparlörden müzik dinleyebilinsin) gibi çeşitli seviyelerde olabilir. İşlemci yerine mikroişlemci, CPU (sipiu diye okunur - Central Processing Unit ), MİB (CPU’nun Türkçe karşılığı - Merkezi İşlem Birimi), µP (mikro processor-mikro prosesır diye okunur) isimlerini de sıklıkla kullanıyoruz. 1971 yılında Intel firması, binlerce transistörü silikon çip üzerine yerleştirip işlemcinin boyutlarını küçültmesiyle birlikte daha önce sadece büyük şirketler ve üniversitelerin kullanabildiği bilgisayarlar iyice küçülmüş ve evlere girmeye başlamıştır. Mikroişlemciler,milyonlarca transistörden oluşmaktadır. Elektrik sinyalleri bunların üzerinden akar. Bilgisayarın yaptığı tüm işleri toplama, çıkarma, çarpma ve bölme gibi işlemler bu sinyaller vasıtasıyla gerçekleşir. İşlemci, bilgisayarın birimlerinin çalışmasını ve bu birimler arasındaki veri (data)akışını kontrol eden, veri işleme (verileri değerlendirip yeni veriler üretme) görevleriniyerine getiren elektronik aygıttır. Veriler üzerindeki yaptığı işlemler, temel aritmetikişlemleri kadar basit (örneğin 1+3 gibi) ya da çok daha karmaşık (bu değeri al ve ses kartınayolla ki böylelikle hoparlörden müzik dinleyebilinsin) gibi çeşitli seviyelerde olabilir.Aslında işlemciler, sadece bilgisayarlarda bulunan bir donanım değildir. Tümelektronik sistemlerde işlemciler bulunur. Örneğin, otomatik çamaşır makinesi, otomatikbulaşık makinesi; fabrikalardaki otomatik cihazlar, televizyon.İşlemci yerine mikroişlemci, CPU (sipiu diye okunur - Central Processing Unit ),MİB (CPU’nun Türkçe karşılığı - Merkezi İşlem Birimi), μP (mikro processor-mikroprosesır diye okunur) isimlerini de sıklıkla kullanıyoruz.İşlemci = Mikroişlemci = MİB = CPU = μPİşlemciler, klavyeden girilen tuşun ifade ettiği karakteri aynen ekranda göstermeşeklinde bir işlem yaptığı gibi; aldığı verileri değerlendirip yeni veriler de üretebilir.Örneğin, hesap makinesinin işlemcisi, girilen rakamlar üzerinde istenilen işlemi uygulayarakyeni sonucu ekranda gösterir.İşlemciler, bilgisayarda yönetici konumunda çalışır. İnsan beyninin tüm vücutorganlarını sinir sistemi vasıtasıyla yönetmesi gibi işlemciler de kontrol sinyalleriyle sistemebağlı tüm birimlerin çalışmasını düzenler ve yönetir.1971 yılında Intel firması, binlerce transistörü silikon çip üzerine yerleştirip işlemcininboyutlarını küçültmesiyle birlikte daha önce sadece büyük şirketler ve üniversitelerinkullanabildiği bilgisayarlar iyice küçülmüş ve evlere girmeye başlamıştır.Mikroişlemciler, milyonlarca transistörden oluşmaktadır. Elektrik sinyalleri bunlarınüzerinden akar. Bilgisayarın yaptığı tüm işleri toplama, çıkarma, çarpma ve bölme gibiişlemler bu sinyaller vasıtasıyla gerçekleşir. Devrede elektrik sinyalinin olması “1”, elektriksinyalinin olmaması “0” ile ifade edilir. İşlemci bu işlemleri en basit sayma sistemi olanikilik düzen yani 0 ve 1 sayılarını kullanarak yapar. Komut, işlem, veri, vb. kavramların ikilisayı sistemi ile ifadesine, makine dili (makine kodu) denir. Mesela “A” harfi ikilik sistemde“01000001” ile ifade edilebildiği gibi mavi gibi bir renk de ikilik tabandaki sayı gruplarıylaifade edilir. Aynı şekilde bir ses veya görüntü kaydı da yine buna benzer ikilik sayı gruplarıile ifade edilirler. Bu “0” veya “1”in bilgisayarda kapladıkları alana bit adı verilir.

Güç Kaynağı

Kesintisiz Güç Kaynağı Nedir? ( KGK Nedir? ) Elektrik yükü olarak ifade edebieleceğimiz kritik ve hassas cihazlar, bağlı bulunduğu şebekede meydana gelen veya gelebilecek olan gerilim dalgalanmaları (çöküntüler, yükselmeler, ani değişikler), harmonikler, kısa veya uzun süreli kesintiler v.b. durumlarda, bu değişimlerden hassaslığı oranında etkilenir. Özellikle medikal cihazlar, veri işleme cihazları, güvenlik sistemleri ekipmanları ve fotoğraf baskı ve işleme cihazları gibi çok hassas yükler kesintilerden en fazla etkilenen gruplardandır. Örneğin bilgisayar beslemesindeki ani kesintiler kaydedilmemiş verilerin kaybolmasına neden olur. Ayrıca bu kesintilerin kayıtlı verilere de zarar verebileceği bir gerçektir. • Kesintisiz Güç Kaynağı, şebekede meydana gelen parazitleri süzer ve kritik yükü etkilemeyecek hale getirir. Böylece yük şebekede oluşan her tür elektriksel gürültüden temizlenmiş enerjiyle beslenir.• Kesintisiz Güç Kaynağı'nın içinde bulunan eviriciden elde edilen parazitlerden arındırılmış, voltajı ve frekansı kararlı AC gerilim kritik yüke aktarılır. Böylece kritik yükün şebekedeki tolerans sınırları içindeki gerilim ve frekans değişimlerinden etkilenmesi önlenmiş olur.• Şebeke kesintisi olduğunda, kritik yük Kesintisiz Güç Kaynağı’ndan beslenmeye devam ettiği için kesintiden etkilenmez.Kesintisiz Güç Kaynağı’ndan kaliteli enerji ile beslenen cihazların şebeke düzensizliklerinden kaynaklanan arızaları önlenmiş olur. Böylece cihazların kullanım ömürleri uzamış olur.Kesintisiz Güç Kaynakları yapıları itibariyle:• Statik Kesintisiz Güç Kaynakları• Dinamik Kesintisiz Güç Kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır.Kesintisiz Güç Kaynakları Çalışma şekline göre de:• On-Line Kesintisiz Güç Kaynakları• Off-Line Kesintisiz Güç Kaynakları• Line-Interactive Kesintisiz Güç Kaynaklarıolarak gruplandırılabilir. Bir amacı gerçekleştirmek için değişik yöntemler kullanılabilir. Ancak kullanılan yöntemin en iyi en ekonomik olması tasarım-üretimin temelini oluşturur. Kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda bir Kesintisiz Güç Kaynağı edinmek istediğinde bu hususları göz önüne almalıdır. Kullanılan malzemenin cinsi kullanılan yöntem ve teknikler Kesintisiz Güç Kaynağı’nın verimi, teknik açıdan yeterlilikleri iyi analiz edilmelidir.

Kasa

Bilgisayarı oluşturan parçaların içine takıldığı ve parçaları bir arada tutan metal ve/veya plastik bir kutudur. Önceleri Desktop ve slim kasa adı verilen yatık kasalar kullanılırken son yıllarda Mini Tower diye adlandırılan dik tip kasalar kullanılmaktadır. Ancak IBM, HP ve Compag gibi firmalar daha çok desktop tipi kasaları tercih ediyorlar. Server(sunucu) veya ana bilgisayar olarak kullanılmak üzere tasarlanan bilgisayarlarda genişleme olanakları fazla olan kasalar kullanılmaktadır.
Kasanın en önemli bileşeni güç kaynağıdır. Güç kaynağı, normal şehir cereyanını bilgisayarın kullanabileceği elektrik enerjisine dönüştürür. Bilgisayar parçalarının fazla ısınmasını engellemek üzere güç kaynağının içinde bir soğutucu fan bulunur. Genellikle mikroişlemcilerin üzerinde de ayrıca bir soğutucu fan bulunmaktadır. PC (Personal Computer) lerde güç kaynağının kapasitesi ortalama 200-250 watt’tır.
Elektrik cereyanındaki dalgalanmalar ve elektriğin kesilmesi bilgisayarınıza zarar verebilir. Makinenizi ve bilgilerinizi korumak için kesintisiz güç kaynağı kullanabilirsiniz.
Kesintisiz Güç Kaynağı, elektrik enerjisindeki dalgalanmalara karşı; çıkışında bilgisayarınıza sürekli aynı voltajda temiz bir enerji verir ve kesinti durumunda, içindeki akülerin kapasitesine göre bilgisayarınızı 5 dakika ile birkaç saat arasında çalıştırır.
Bilgisayar Kasasında, bilgisayarı kolayca açmak ve “reset” yapmak için tuşlar bulunur
Açma/Kapama (Power On/Off) tuşu, bilgisayarı açıp kapamayı sağlar.
Reset tuşu, açma/kapama düğmesine basmadan bilgisayarı yeni açılmış haline getirir. Özellikle makine komutlarınıza uymuyorsa veya kilitlendiyse kullanılır.
Sabit disk sürücü ışığı, bilgisayar sabit diske bir şey yazdığı veya ondan bir bilgi aldığı(okuduğu) zaman yanar. Bu ışık yanarken bilgisayarı sakın kapamayın ve oynatmayın yoksa diskteki bilgiler bozulabilir.
Bilgisayar Kasasının arkasındaki Portlar :
Seri Port, “Erkek Konnektör” olarak da adlandırılan bu portlarda 9 veya 25 iğne(pin) bulunur. Seri portlara fare(mouse), modem, tarayıcı(scanner) bazen de yazıcı bağlanır. Bilgisayar her seri portu COM etiketiyle görür.(COM1, COM2 ...)
Paralel Port, “dişi konnektör” olarak da bilinen bu portlarda 25 delik bulunur. Paralel portlara yazıcı ve teyp birimleri takılır. Bilgisayar her paralel portu LPT etiketiyle görür.
Monitor(Ekran) Portu, monitörü bağlamak içindir.Görüntü kartının üzerinde bulunur
Klavye portu, klavyeyi ve mouse portu da fareyi bilgisayara bağlar.
USA (Üniversal Seril Bum) portu, yeni bir standart olan USA; fareden klavyeye tüm cihazları zincirleme şekilde birbirine bağlıyor. USA portları ile 127 adede kadar cihaz bilgisayara kolayca eklenebilir.
Oyun portu, joystick’leri bilgisayara bağlar. Genellikle ses kartının üzerinde bulunur.

Rom bellek

Programların kalıcı olarak durduğu sadece okunabilen bellek tipidir. Veri sadece ROM bellekten elde edilebilir. Hiçbir bilgi ROM belleğe yazılamaz. ROM yapımcı veya kullanıcı tarafından bir daha değiştirilmemek üzere konulan program komutlarını içerir. Örneğin BIOS ROM belleğe konulur. ROM bellek uçucu (non-volatile) değildir. Yani bilgisayar sisteminin enerjisi kesildiği zaman ROM’da depolanan bilgi kaybedilmez.İçerdiği verilerin üzerine bir kere yazıldığı ve bir daha değiştirilemediği bellek tipi. ROM’ lar bilgisayarlarda hiç değişmeyecek ancak sürekli kullanılan bazı programları saklamak için kullanılır. Bilgisayarın yüklenmesini sağlayan ana program gibi... Bir ROM yongası üreticisinden çıktığında içeriği belirlenmiştir. ROM’ ların RAM’ lerden en önemli farkı, elektrik akımı kesildiğinde RAM’ lerin sakladıkları bilgileri kaybetmelerine rağmen, ROM’ ların etkilenmemeleridir

Ram Bellek

Ram nedir?
Bilgisayarda çalışmakta olan bir programa ait komutlar ve veriler ile daha sonra kullanılacak olan sonuç işlemleri hafızalarda saklanır. İşlemci ihtiyaç duyduğu komutu ilk önce L1 cache hafızada arar. Eğer işlemcinin aradığı komut burada yoksa L2 cache hafızaya bakılır. Eğer burada da yoksa sırayla, RAM ve HDD üzerindeki sanal hafıza üzerinde arar. L1 cache hafıza bunlar içerisinde en hızlı olanıdır ve genellikle işlemcinin üzerine imal edilir. L2 cache hafıza ise L1 e göre daha yavaş olmasına rağmen gene de hızı çok yüksektir. Bir kısım işlemcilerde (Celeronların ilk nesillerinde olduğu gibi) L2 cache hafıza bulmayabilmektedir. Bu durumda L1 cache hafızaya sığmayan komutlar L2 olmadığı için direkt olarak daha yavaş olan RAM a yazılmakta ve işlemcinin performansı düşmektedir. L2 cache hafıza genelde işlemcinin yakınındaki yüksek hızlı hafıza çiplerinden oluşur. RAM Günümüz bilgisayarlarında hem okunabilen hem de yazılabilen RAM (Read Acces Memory – Rastgele Erişimli Hafıza)’ler kullanılır. RAM’ler birbirinden bağımsız hafıza hücrelerinden oluşur. Her hücrenin çift yönlü bir çıkışı vardır. Bu çıkış veri yoluna, veri yolu da işlemciye bağlanır ve işlemci ile RAM arasındaki bilgi alışverişi yapılır. Bu adresleme yöntemi ile RAM’deki herhangi bir hafıza hücresine istenildiği anda diğerlerinden bağımsız olarak ulaşılır. Rastgele erişim ifadesi buradan gelmektedir. RAM’lerde bilgiye erişim hızı nanosaniyeler ile ifade edilir. Bu hız ortalama 50-60ns arasındadır. Fakat günümüzde kullanılan RAM’lerde bu hız 8ns ye kadar düşmüştür. RAM’lerin kapasiteleri 16K’dan başlayıp 512MB’a kadar çıkmaktadır. Günümüz PC’lerinde ortalama 64MB RAM kullanılmaktadır. Ram Çeşitleri
DRAM (Dinamik RAM) DRAM daha çok kişisel bilgisayarlarda kullanılan bir hafıza türüdür. DRAM’lerde verilerin saklanması için üzerinde enerji depolayan kondansatörler kullanılır. Fakat bu kondansatörler zamanla (çok kısa zamanda) üzerlerindeki enerjiyi kaybederler. Dolayısıyla enerji varken 1 durumunda olan hücre enerji sansurınca 0’a döner. Bu durumda bir transistörün açılıp kapanması suretiyle sürekli olarak bu enerjinin tazelenmesi gerekmektedir. Dinamik ifadesi buradan gelmektedir.
SRAM (Statik RAM) SRAM ’lerde DRAM’lerde olduğu gibi kondansatörler kullanılmaz. Bunun yerine her hücre için altı adete varan transistör kullanılır. Bu RAM’lerde bilgiler yüklendikten sonra sabit kalır. Sürekli enerji tazelemesi gerekmemektedir. Bu tip hafızalar daha pahalıdır. Bu yüzden kişisel bilgisayarlarda fazla tercih edilmemektedir.
EDRAM (Enhanced DRAM) Geliştirilmiş DRAM’ler L2 cache hafızada kullanılır. 35 ns. DRAM içerisine 256 bayt 15 ns. SRAM eklenmesi suretiyle oluşturulmuştur. EDRAM aynı zamanda SRAM bölgeleri, verileri, yavaş olan DRAM bloklarından toplayabildiklerinden hız kazanır. Veri istendiğinde yavaş olan DRAM 128 bitlik bütün bir bloğu hızlı olan SRAM’ gönderir. EDO RAM Anakart ya da video kartında ana hafıza olarak kullanılan EDO RAM ile CPU-hafıza bant genişliği saniyede 100 MB’dan 200 MB’a çıkarılmıştır. EDO RAM’ler Pentium işlemcili anakartlarda kullanılmıştır. Pentium II’ler ile EDO RAM’ler yerini SDRAM’lere bırakmıştır.
SDRAM (Senkronize DRAM) İşlemcilerin hızlanması ile birlikte bu işlemcilerin maksimum seviyede işlem görebilmeleri için yüksek hızlı RAM’lere ihtiyaç duyulmuştur. SDRAM’le birlikte işlemci ve RAM birbirine aynı saat hızında kilitlenirler. Böylece işlemci ve RAM aynı saat hızında senkronize olarak çalışmaktadır. Günümüzde kullanılmakta olan 66 MHz., 100 MHz, ve 133 MHz. SDRAM’ler vardır. Tercih edeceğiniz SDRAM tipi, işlemcinin kullandığı veri yolu saat hızı ile aynı olmalıdır. Yani 100 MHz. veri yolu kullanıyorsanız. PC 100 SDRAM kullanmanızda fayda vardır.
SGRAM (Senkronize Grafik RAM) Video adaptörleri ve grafik hızlandırıcılarda kullanılan bir tür DRAM türüdür. SGRAM’de SDRAM gibi 100 MH’e kadar CPU saat hızına kendini senkronize edebilir. Bununla birlikte yoğun grafik işlemleri için bant genişliğini artırmak amacıyla gizli yazma ve blok yazma gibi bazı teknikleri kullanır. RDRAM Kısaca RIMM olarak adlandırılan bu RAM, 100 MHz sınırını aşarak 400 MHz’e kadar hızlı bir performans sağlamaktadır. Bu RAM çeşidi i810E ve i820 chipsetlerle uyumlu olarak çalışmaktadır. Bir Rambus DRAM, SDRAM’den çok daha yüksek bir performans sunar.
VRAM (Video RAM) Video adaptörlerinin kullandığı özel amaçlı hafızalardır. Klasik RAM’in aksine, VRAM iki farklı aygıta eş zamanlı olarak bağlanabilir. Bu durum bir monitörün ekran güncellemesi için VRAM’a erişirken bir grafik işlemcinin de aynı zamanda yeni veriler sunmasına imkan verir. VRAM’ler DRAM’lerden daha pahalıdır ve daha iyi grafik performansı verirler.
ECC (Error Correction Code) Bilindiği gibi bilgisayardaki bilgiler 1 ve 0’lardan oluşmaktadır. Bu değerler bazen ortam hataları, elektronik parazitler veya kötü bağlantılar gibi sebeplerden değişebilmektedir. Mesela 1 değeri 0’a dönüşebilir. Bu durum karşısında hatayı düzeltmek için ECC parite biti kullanılır

Bellek Nedir?

Öğrenilmiş ya da baştan geçmiş bir şeyi zihinde tutma yetisi, hafıza. Beyinde belli bir merkezi yoktur.Karmaşık bir olgu olduğundan fizyoloji ve psikoloji alanında bu konuya ilişkin buluşların sonu gelmez. Bellek ile beyin tüm öteki işlevleri arasında sıkı bir ilişki olduğu bilinir. Gücü kişiden kişiye değişen belleğin bir çok türü vardır. Kimileri gördüklerini ,kimileri işittiklerini, kimileri yazdıklarını, kimileri de okuduklarını daha iyi anımsarlar. Ancak, en sağlıklı anımsananlar, birden çok duyumuzla algıladıklarımızdır. İlerde gereksineceğimiz şeyleri, bellekte saklamak için gösterdiğimiz çabaya belleme (ezberleme) denir. Bellekte en sağlam saklanabilen olgular, dikkatimizi en çok uyandıranlardır. İnsanoğlu öteden beri, belleğin güçlü olmasına önem vermiştir. Belleği güçlendirmenin en iyi yolu ona güvenmek ve not etmek yerine, anımsanmak istenilenlerin bellekte tutulmasıdır. Fazla sayıda not, belge vb biriktiren kimsenin belleğinin günden güne tembelleştiği, zayıfladığı öne sürülür.

Son yıllarda yapılan, fizyolojik araştırmalar, belleğin kimyasal temelinin ribonükleik asit (RNA) olduğunu, bu asidi bozan şeyin, belleği de bozduğunu ortaya çıkardı. Psikiyatrinin kapsamına giren bellek bozuklukları arasında başlıcaları şunlardır: Bellek yitimi (amnezi); türlü şokların, saranın ya da isterinin yol açtığı bellek bozukluğudur. Hasta geçmişte olanları anımsayamazsa da hastalıktan sonrakileri olağan düzen çerçevesinde saklamayı sürdürebilir. Bellek karışıklığı (paramnezi); türlü ruhsal bozuklukların yol açtığı bir bellek hastalığıdır. Hasta anılarının sırasını şaşırır,dün olanı yıllar öncesi bir anısı ile karıştırabilir. Bundan başka anılara biçim değiştiren türlü ruhsal etmenlerden de söz etmek gerekir; anımsamak istediğimiz yönde ya da türlü ruhsal ve toplumsal baskılarla anılar değişebilir. Yakın tarihlerde saptanan bu bellek özellikleri yüzünden, duruşmalarda görgü tanıklarına verilen önem azaldı. Bir anının, artık kullanım alanını getirilemez oluşuna unutma denir. Bu,insan zihninin, işlevini sürdürebilmek için başvurduğu olağan bir yoldur. Bellekte yeni anıların yer etmeleri, eskilerden bazılarının otomatik bir seçimle bellekten silinmesini gerektirir. Bu yüzden yaş ilerledikçe unutma olayı artar. Demek ki eski anılarımız yenilerinin edinilmesini güçlendirdiği gibi, yenileri de eskilerinin zayıflaması sonucunu doğurmaktadır.(BÜYÜK ANSİKLOPEDİ/ MİLLİYET syf:722)

İnsanın yaşamı boyunca karşılaştığı bildirimleri zihnine yerleştirmesi ve daha sonra yeniden edimleştirip yararlanması olanağını sağlayan genel işlev: iyi ya da kötü bir belleği olmak.belleğini geliştirmek.zenginleştirmek. Belleğini zorlamak. Belleğini yitirmek. Bellek bozuklukları.(ansikl. böl. Ruhbil.)

Bağışıklık belleği: ikincil bağışıklık yanıtında, yani daha önce karşılışılan bir antijenle ikinci kez karşılaşıldığında, bağışıklıkta etkili bazı hücrelerin daha çabuk, daha yoğun ve daha etkili yanıt vermesini belirleyen mekanizma.

Elektron. Ve bilş. Verileri kaydedebilen, saklayabilen ve geri verebilen düzenek.
Değiştirilemez bellek, bilgiler bir kez depolandıktan sonra değiştirme olanağı vermeyen ve içeriğine yalnızca okuma sırasında erişilebilen bellek( Bu tip bellek , çoğu kez ingilizce ROM kısaltmasıyla belirtilir.)

Dış bellek: Bir bilgisayarın merkezi biriminde yer almayan ve giriş-çıkış kanallarını kullanarak yalnızca merkezi bellekle veri öbekleri değişimi yapan bellek.

Dinamik bellek: İşletim sırasında, veri ortamı okuma-yazma organlarına göre devingen olan bellek- Verileri korumak için dönemsel yenilenme gerektiren tüm devreli bellek.

İç bellek: Bir bilgisayarın merkezi biriminde yer alan ve bu birimce kumanda edilen bellek.(Bu bellekle komut yorum ve uygulama organları arasında veri ve komutların değişimi doğrudan gerçekleşir.)

Kinematik bellek:Yazım ve okuma işlemlerinde mekanik parçaların devinimini zorunlu kılan bellek türü.

Merkezi ya da ana bellek: Bilgisayarın işletim organlarına dolaysız aktarılabilen komutları ya da verileri alabilen ya da bunun tersi bir işleme olanak verebilen programla adreslenebilir bellek.
Rasgele erişimli bellek: içeriği okunabile, isteğe göre değiştirilebilen ya da silinebilen bellek.(Bu tip bellek çoğu kez ingilizce RAM kısaltmasıyla belirtilir.)

Statik bellek: Devingen mekanik öğelere başvurmadan temel bilgilerin yerleştirilmesine ve çağrılmasına olanak veren bellek.

Otomatik bilgi işleme sistemlerinin temelde bilgi işleme, aktarma, yüklenme ve depolama yetileri taşıması gerekir. Dolayısıyla belleğe aktarma işlevi, her bilişim sistemi ve her bilgisayar için kaçınılmaz bir olgudur. Teknolojik gelişmeler çok büyük sığalı,uygun maliyetli ve çok kısa zaman aralıklarında birçok kez yüklenebilen ve okunabilen belleklerin elde edilmesini sağladı. Bu bellekler genellikle elektronik ya da mağnetiktir. Doğrudan erişimli bellekler, bilgisayarların merkezi belleklerini oluşturur. Bunların ayırt edici özelliği,erişim hızlarıdır.(birkaç mikrosaniyelik ya da daha kısa sürer.) Sığaları, maliyetlerine bağlıdır ve çoğu kez birkaç yüz bin sözcükle sınırlanır; ama bu sığa mikrobilgisayarlarla daha da küçülebilir.Bilgisayarın merkezi belleği işletim sisteminin bir bölümünü yardımcı bellekte bırakılır. Bu ana bellekler bazen manyetik çekirdeklerden oluşturulur, ama genellikle yarı iletken elektronik devrelerden yararlanılır. Yardımcı bellekler, yürütülen işlemler gerekli olmayan bilgileri depolamaya yarar. Bunlar, genellikle dinamik bir ortam(disk ya da şerit)kullanan manyetik belleklerdir.

Anakart

Her ne kadar genellikle bilgisayara özgü bir parça olarak da bilinse, anakartlar televizyonlardan bilgisayarlara kadar bir yelpazede değişik elektronik cihazlarda bulunmaktadır. Basit bir şekilde ifade edecek olursak, anakart bilgisayarınızın bütün parçalarının ve çevre birimlerinin bağlandığı ve bu birimlerin arasındaki iletişimi sağlayan elektronik devredir. Anakart, bilgisayarı ilk açtığınızda çalışan yazılım olan BIOS'u (Basic Input/Output System) barındırır. Diğer parçalar doğrudan üzerine "takılır" (İşlemci, RAM, sabit sürücü, ekran kartı gibi).
Anakartlar arasında ne farklar vardır? : Piyasada değişik marka ve türlerde pek çok anakart vardır, peki doğru anakartı nasıl seçeceksiniz? Değişik anakartlar değişik parçaları değişik şekillerde desteklemektedirler. Bu nedenle, kuracağınız sistemin genel gereksinimlerini belirlemeniz, doğru anakartı seçebilmeniz için önemlidir.
Anakartınızı seçerken : Her şeyden önce, alacağınız anakart, alacağınız kasanın içine sığmalıdır, bu yüzden kasayı ve anakartı, boyutları birbirine uyacak şekilde seçmelisiniz. Sıradaki soru, anakartınızın ne tür işlemcileri destekleyeceğidir. Intel ve AMD, en büyük iki işlemci üreticisidir ve ürettikleri işlemciler fiziksel olarak farklı yapılara sahip olduklarından, birini destekleyen bir anakartın, diğerini desteklemesi mümkün değildir. Buna ek olarak, her anakart da bir işlemci üreticisinin ürettiği her işlemciyi destekleyemez, o yüzden gereksinim duyduğunuz işlemciyle çalışabilecek bir anakart seçmelisiniz. Düşünmeniz gereken diğer bir etken, ne kadar RAM kullanmak isteyeceğinizdir. Anakartınızı alırken, bugün gereksinim duyacağınız RAM miktarının iki katını destekleyen bir anakart seçmeniz uygun olacaktır. Bu sayede gelecekte anakartınızı değiştirmeden bir RAM yükseltmesi yapma şansınız olur. Anakartı seçerken dikkat edeceğiniz bir diğer etken ekran kartıdır. Yüksek grafik kalitesine sahip programlar ya da oyunlarla ilgilenmeyecekseniz, anakartla bütünleşik bir ekran kartı sizin için yeterli olabilir ancak grafik kalitesi yüksek programlar için ayrı bir ekran kartı satın almanız daha uygun olabilir. Bu durumda, seçeceğiniz anakartın bu ekran kartını destekleyip desteklemeyeceğini kontrol edin (örneğin, ekran kartlarının daha çok takıldıkları slot olan AGP slotu var mı?).
Son söz : Yeni bir bilgisayar alırken izleyeceğiniz en sağlıklı yol, güvenilir bir parça satıcısıyla görüşüp, gereksinimlerinizi ortaya koymanız ve alacağınız bilgisayarı onun da öğütleri doğrultusunda oluşturmanızdır. Bu sayfadaki bilgiler, size sadece genel bir fikir vermesi açısından bir araya getirilmişlerdir.
Anakartin YapisiSistem
BusSistem Bus , islemci, RAM ve L2 önbellegi birbirine baglar.Diger I/0 bus da bu yol üzerinden islemciye giris/çikis yapar. System Bus kullanilan islemciye göre farklilik gösterir. Islemcinin tipi system bus'in genisligini ve hizini belirler. Ne kadar hizli System bus kullanilirsa sistemin hizi ve diger parçalarla haberlesmesi de o derecede artar. Eski bilgisayarlarda kullanilan 486 islemciler 25 MHz bus hizina sahipken, Pentium islemciler bu hiz barajini 66 MHz'ye yükselttiler. Pentium II ve Pentium III islemciler bu hiz 100 MHz ve 133 MHz hizina kadar yükseltmistir. Ancak bu hizda çalisabilmek için 100 MHz destekli PC100 SDRAM ve 133 MHz RDRAM kullanilmasi gerekmektedir. (bkz sh. 39 )

Bilgisayar Parçaları

  • Anakart
  • Ram Bellek
  • Rom Bellek
  • Kasa
  • Güç Kaynağı
  • İşlemci
  • Sabit Sürücü
  • Disket Sürücü
  • Cd Sürücü
  • Dvd Sürücü
  • Ekran Kartı
  • Fare
  • Mause
  • Klavye

Bilgisayarın Tarihçesi

Bilgisayar, belirli komutlara göre veri işleyen bir makinedir.
Bilgisayarlar çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak hâle geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramı ile özdeşleştirdiler.

Bilgisayar tarihçesine baktığımızda, bilgisayar fikrinin çok eskilere dayanmadığını görürüz. 1830′larda Charles Babbage (1792-1871) fark makinesini ve ardından analitik makineyi yapmasıyla hesaplama işlerinin elektro mekanik araçlara yaptırılması ve sonuçların elde edilmesi görüşü doğmuştu. Charles Babbage yaptığı bu makineler ile başarılı sonuçlar elde edememesine rağmen, bilgisayarların temelinin onun tarafından atıldığı kabul edilmektedir.

1850 yılında George Boole kendi adıyla anılan ve sadece "1" ve "0" rakamlarının kullanıldığı Boole Cebiri sistemini bularak, bilgisayarların gelişimi üzerinde önemli rol oynamıştır.

1890′da Herman Hollerith tarafından, delikli kartlarla bilgilerin yüklenebildiği ve bu bilgiler üzerinde toplama işlemlerinin yapılabildiği bir elektro mekanik araç geliştirdi. Bu hesaplayıcı ABD’nin 1890 nüfus sayımında başarılı biçimde kullanıldı.

İlk analog bilgisayar 1931 yılında Vannevar Bush tarafından gerçekleştirildi. Buna karşılık, ilk sayısal bilgisayarı George Stibiz 1939′da New York’taki Bell Laboratuvarında üretti. Stibiz ikili sistemi bu makinaya uygulayarak komplex sayılarla aritmetik işlemler yapılmasını sağladı.

Bilgisayarlar konusunda en önemli ve hızlı gelişmelerin 2. Dünya Savaşından sonra başladığı görülüyor. Haward Aitken IBM ile işbirliği yapmak suretiyle 1944′de MARK I’i tamamladı. Bu bilgisayar küçük kapasiteli olmasına rağmen o günün koşullarında büyük bir başarı olarak kabul edildi. MARK I’e bilgiler delikli kartlarla veriliyor ve sonuçlar yine delikli kartlarla alınıyordu.


Bir grup bilim adamı tarafından 1945′de ENIAC isimli bir bilgisayar yapıldı. ENIAC askeri amaçlar için geliştirildi. Radyo lambaları kullanılıyordu ve MARK I’e göre oranla oldukça hızlıydı. Bu bilgisayar ile elektronik bilgisayara geçiş başlamış ve mekanik donanım yerini elektronik devrelere bırakmıştır.

Ticari amaçlarla kullanılabilen ve seri halde üretimi yapılan ilk bilgisayar UNIVAC I oldu. Bu bilgisayarın giriş-çıkış birimleri manyetik bant idi ve bir yazıcıya sahipti. Aynı yıllarda IBM 701 bilgisayarı piyasaya çıktı. Bu bilgisayarın vakum tüplü ve basit biçimde programlanabilen bir yapısı bulunuyordu. IBM firması 1958′den itibaren bilgisayarda vakum tüpleri yerine diot ve transistorları kullanmaya başladı. Buna bağlı olarak daha küçük, hafif ve daha az ısınan bilgisayarlar pazarlandı. Ayrıca bilgi depolama ortamları olarak disk ve tamburlar kullanılmaya başlandı.

1964 yılından itibaren transistorların yerini bütünleşik devrelerin alması bilgisayar alanındaki gelişmelere ivme kazandırmış; daha hızlı, güvenilir ve maliyeti daha ucuz bilgisayarlar üretilmeye başlanmıştır. 1970 yılından itibaren geniş çapta bütünleşik devrelerin kullanılmaya başlanmasının bilgisayar devrimine yeni boyutlar kattığı görülmüştür. Özellikle 1993 yılından itibaren geniş bellekli ve hızlı bilgisayarlar yanı sıra güçlü programlama dilleri ve işletim sistemlerinin ortaya çıktığı dikkatleri çekmektedir. Artık eski bilgisayarlarda kullanılan çekirdek bellek yerine daha ucuz manyetik iç bellekler kullanılmakta ve bilgisayar maliyetleri gün geçtikçe düşmektedir.

Bilgisayar nedir?

Bilgisayar, kullanıcıdan aldığı verilerle aritmetik ve mantıksal ve işlemleri yapabilen ve yaptığı işlemlerin sonucunu saklayabilen. Sakladığı bilgilere istenildiğinde ulaşılabilen elektronik bir makinedir.
Bu işlemleri yaparken veriler girilir, işlenir, depolanabilir ve çıkışı alınabilir. Bilgisayar işlem yaparken hızlıdır, yorulmaz, sıkılmaz. Bilgisayar programlanabilir. Bilgisayar kendi başına bir iş yapmaz.Verileri saklayabilen ve işleyebilen; komutlarla yönlendirilebilen elektronik bir aygıttır. Bilgisayar, donanım ve yazılımıyla birlikte bir anlam ifade eder ve değişik büyüklüklerde ve kurulumlarda olabilir.Bilgisayar, insanın yapamayacağı şeyleri yapabilen bir aygıt değildir. Bilgisayar temel olarak, insan eliyle yapılması çok uzun sürebilecek, ya da insan eliyle yapılırsa işlem hatası yapma riski yüksek olacak olan işlemlerde kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Bilgisayar sayısal ya da mantıksal olarak ortaya konabilen ifadelerden yola çıkarak hesaplamalar yapabilen bir aygıt veya makinedir. Bilgisayarlar basit ve iyi tanımlanmış görevleri yerine getiren parçalardan oluşurlar. Bu parçaların birbirleri ile iletişim içerisinde çalışmaları ile veriler işlenebilir. Eğer bir bilgisayar, yazılımlar aracılığıyla doğru bir şekilde yapılandırılmışsa, uygun bir veri verildiğinde bu veriyi işleyerek bir çözüm üretebilir ya da çözüme giden yolda insanların işini kolaylaştırabilir.
Türkiye'de bilgisayar teorisi, tasarımı ve uygulamaları üzerine çalışan ana eğitim kurumları Bilgisayar Mühendisliği bölümleridir.